Yaratılış İle İlgili Nasıllar, Nedenler ve Başlangıçlar ve Yaratımlar Süreci Üzerine....
İlk oluşumun bir parlak enerjinin hiçlikten oluşması ile herşeyin başladığı bilgilerinin ardından bu enerjinin nasıl oluştuğu durumu incelendiğinde, aslında onun parlak beyaz bir görüntü olduğu gerçeğide ortaya çıkınca, sonrasında yaşanan varlıkların gelişimsel yolculuklarının gerçek olduğunuda öğrenince, parlak beyaz ışık oluşmadan önce ve parlak beyaz ışık oluştuktan, örnekle bir trilyar yıl sonra göz şeklinde duyusal bir hali almasına bakılınca, ortada birde zaman kavramının olduğu ortaya çıkıyor ve zamanın geliştirici, değişimsel, yaratıcı olan kudretinin bu oluşumların ortaya çıkmasında önemli bir rol aldığı gözüküyor. Hiçlik bilginin olmadığı, hiç bir şey olmadığı bir olmama halidir, bir haldir ancak bu özellikleri ile vardır ve bir yerde hiçlik olduğu zaman orayı göremez, bilemez, geçemez, anlayamayız ve işte böyle özellikleri olan bir halin kendisidir hiçlik ve kendi kendine oluşma özelliği de değişimsel ve gelişimsel özellikleri olması nedeni ile de çok muhtemel olabilecek zaman, hiçliği aracı olarak kullanarak ortaya çıkma fırsatı bulmuştur. Zamanın anlam kazanabilmesi için bekleyen bir şey, öncesi ve sonrası olan bir şeylerin olması ve bu vesile ile zamanın ortaya çıkma fırsatı bulması ve bu fırsatı bulunca da kendi yaratıcı özellikleri ile yeni yeni oluşumlara sebep olması durumu meydana gelmiştir.
Çok çok uzun zaman bekleyen zaman kavramı sonunda hiçlikte gelişerek, değişerek var olmayı simgeleyen, hiçlikten farklı olan, tamamen ayrı özelliklerde parlak beyaz bir görüntü olarak tezahür ediyor, bu renklide olabilir, çok önemli değildir bu ayrıntı, ve bu özellikleri ile bile hiçlikten çok özellikli olduğu ortaya çıkıyor, çünkü var olma hali dediğimiz hal yaşanıyor. Görünmeyen ve olmayan bir alandan, görünen ve olanlar tezahür ediyor. Ve zaman bu saatten sonra o oluşumu hiç bırakmadan, onunla birlikte ihtiyaca ve gereksinimlere göre oluşumu en iyi şekilde yönlendiriyor, geliştiriyor, değiştiriyor. Ve o oluşum bilinç olarak, durum olarak, yapı olarak zamanın kendisi oluyor, zaman onda kendisi ile bütün olan bir duyu şeklinde bir yapılanma haline geliyor, zaten durum böyle başlıyor ve varlıksal olarak bir oluşum ve yapılanma meydana gelmeye devam ediyor. Ve biraz daha geriye dönersek sonrasında varlığını kanıtlamak, kendisini tanımlamak, vb. bir çok açıklamanın yaşanması için çok çokda ilkel olsa görme duyusu oluşmaya başlıyor, çünkü ortada görünerek ifade edilmesi gereken bir görüntü, oluşum var. Parlak beyaz görüntü... Ve böylece zaman, diğer duyuları, başka varlıkları derken başka alemler, alanlar ve hep olma durumu ile değişimi, gelişimi ve şimdide ortaya çıktığı üzere yaratılışın ilk başlangıcını da etkilemiştir yani varlıkların ilk ortaya çıkışını... Zamanın kendi yapısındaki bu üstün özellikler, her şeye nüfus edebilmesi ve geliştiricilik, değişimsel etkiler vermesi onun kendi kendine oluşması için hiçlik gibi bir alanı algılamasına yetecek derecede kudretlerdir ve bu özellikleri olan bir kavramın öncesinde böyle bir algılamayı kendi kendine yapabilmesi gayet tabi mümkün... Ve şu sonuç ortaya çıkar ki, aslında yaratılış denilen durumun bir başlangıcı yoktur. O hep vardır. Yani hiçlik alanı ile vardır ve hiçlik her zaman hep vardır ve olacaktır. Kendi yapısı itibarı ile kesinlikle yok edilemez, çünkü zaten yok ve bu özellikleri ile var ve hep vardı, her zaman vardı ve bir ilk başlangıç yada yaratan sebeplerin olması söz konusu değil... Hiçliğin olması zamanın fırsat bulmasına, zamanın fırsat bulması var olma halini oluşturmasına, var olma halinin oluşması yaratılışı oluşturmaya kadar giden bir yaratım süreci şeklinde oluşmuştur ve böyle bakıldığında sebepte yoktur, nedende yoktur, yaratıcıda yoktur, başlangıçta yoktur. Her şey zaten olmak zorunda bir yapılanma ile hep var olan bir başlangıcın eseridir. Ve artık bizler için yaratılış demek, sonsuzluk boyunca sürekli yeni oluşumlara olanak sağlayan ve sürekli genişleyen hiçlik alanlarındaki yaşamlar, hayatlar, oluşumlar ve daha nice var oluş hallerini ifade etmektedir.