21 Mart 2020 Cumartesi
Sinema: 28 Gün Sonra - 28 Days Later - İnsanları Saldırgan Bir Zombiye Çeviren Bir Virüs Salgını... / Konusu, Özeti, Afişler
28 Gün sonra - 28 Days Later
Oyuncular; Christopher Dunne, Kim McGarrity, Cillian Murphy
Yönetmen; Danny Boyle
Oyuncular; Christopher Dunne, Kim McGarrity, Cillian Murphy
Yönetmen; Danny Boyle
Tür; Aksiyon, Korku, Bilim Kurgu
Konusu; Film, İngiltere'de ortaya çıkan ölümcül ve insanları saldırgan bir zombiye çeviren bir virüs ile mücadele eden insanların hikayesini konu almaktadır.
Özeti; Cambridge Primat Araştırma Merkezi'nde bulunan bazı maymunlar üzerinde deneyler yapan bilim insanları, bu maymunlara ölümcül bir virüs bulaştıracaklar ve bir gece hayvanları korumak için çalışan bir takım insanlar tarafından araştırma merkezine girilecek ve maymunlar serbest bırakılacaktır. İlk serbest kalan maymun hemen bir insana saldıracak ve bulaştırdığı virüs yüzünden saniyeler içinde O kişi bir zombiye dönüşecek ve akabinde çevresindeki insanlara ve onlarda dışarıya bu virüsü bulaştıracaklardır. Bu olayın 28 gün sonrası ile devam eden filmde Jim, gözlerini bir hastanede açacaktır. Salgının başladığı zamanlarda bir kargo firmasında çalışan Jim, trafik kazası geçirmiştir ve sonrasında gözlerini bu hastane açmıştır.
Uyandığında çevresinde kimseleri göremeyecek, hastaneden dışarı çıkacak ancak sokakları, caddeleri bomboş bulacaktır. Ortalıklarda insandan eser yoktur, şehir tamamen boşalmıştır.
Neler olduğunu anlamaya çalışan Jim, bir kiliseye girecek ve burada ilk olarak kendisine saldıran zombi bir rahibi görünce kaçmaya başlayacak ve peşine onlarca zombi takılacaktır.
Bu sırada Jim'i gören Selena ve Mark isimli iki kişi, O'nu bu zor durumdan kurtaracaklar ve kendi aralarına alacaklardır. Saklandıkları yerde Jim'e bütün olanları anlatacaklardır ve bunun üzerine Jim, ailesini görmek isteyecektir. Ertesi gün Jim'in ailesinin bulunduğu eve gidecekler ve Jim, ailesinin cesetleri ile karşılaşacaktır. Bir gece geçirdikleri bu evde Jim'in komşusu zombi olmuş şekliyle saldırınca Mark, yara alacak ve zombiye dönüşmeden önce Selena, Mark'ı öldürecektir. Artık Jim ile yalnız kalan Selena, birlikte bu evden ayrılacaklar ve yol üzerinde çok katlı bir binanın dairelerinden birinde lambaların yanıp söndüğünü fark edeceklerdir. Bu binaya çıkmaya çalışırlarken yine zombilerin saldırısına uğrayacaklar ve sonrasında onları dairede kızı ile birlikte oturan Frank kurtaracaktır. Frank, kızı Hannah ile bu evde yalnız yaşamaktadırlar ve çevrelerde yaşayan insanlar aramaktadırlar. Jim ve Selena'yı bulan Frank, onlara kısa bir zaman önce aldıkları bir radyo yayınını dinletecek ve bu yayında virüse tedavi bulduklarını söylemeleri üzerine, askerlerden oluşan bu topluluğun bulunduğu alana gitmek için Manchester şehrine doğru yola çıkacaklardır.
Frank'ın arabasına binerek yola çıkacaklar ve yolda karanlık bir tünele denk geleceklerdir. Tünelden geçmek zorunda kalacaklar ve içeride yollar kapalı olunca enkazın üzerinden arabayı sürmeleri nedeni ile tekerleri patlayacak ve tekeri değiştirmeye çalışırlarken birden yine zombilerin saldırısı altında kalacaklardır.
Son anda bu saldırıdan kurtulup, yol üzerinde bir kaç yerde konaklayarak dinlenip, sonunda radyo yayınlarının geldiği Manchester'e ulaşacaklardır.
Ancak Manchester tamamen yanmaktadır ve gittikleri askeri üste de kimseyi bulamamışlardır. Etrafı inceleyen Frank ise bir kargadan damlayan kan nedeni ile virüs kapacak ve birden zombileşmeye başlayacaktır. Bu sırada ortaya çıkan bir kaç askeri grup, Frank'i öldürecek ve Jim, Selena ve Hannah'ı alıp gizlendikleri alana götüreceklerdir. Burada sadece erkeklerin olduğu bir kaç askeri grup, çevrelerini duvarlarla ördükleri ve mayınlar döşeyerek kendilerini koruma altına aldıkları bir alanda yaşamaktadırlar ve radyo yayını yapanlar bu askerlerdir. Aslında amaçları soylarını ilerletmek için kadınlara ulaşmaktır ancak henüz Jim, Selena ve Hannah'ın bundan haberi yoktur. Kısa bir zaman sonra askerlerin niyetini anlayan Jim, kızlarla beraber kaçmaya çalışırken yakalanacak ve kampın dışındaki ormanda öldürülmek üzere iken Jim, kaçmayı başaracaktır. İçeride kızlarla birlikte olmaya hazırlanan askerler, dışarıdan Jim'in yönlendirmesi sayesinde zombilerin saldırısı ile karşılaşacaklar ve kampın içerisine girmeyi başaran Jim, kampta bulunan bir zombiyi de serbest bırakarak içerideki askerlere saldırmasını sağlayıp, zorlu mücadeleler içine girerek Selena ve Hannah'ı kurtarmayı başaracaktır.
Kamptaki bütün askerler öldükten sonra Jim ve kızlar, geldikleri araba ile kaçmayı başaracaklar ve film 28 gün sonrası ile devam edecektir. Aradan 28 gün geçmiştir ve Jim, Britanya'nın karantina bölgesi olduğunu öğrenmiştir ve ormanda olduğu sırada gökyüzünde bir uçak görmüştür. Yeniden bir uçağın geçmesi ihtimali üzerine sığındıkları bir evde kumaşlardan oluşan büyük bir yazı hazırlamışlardır ve bulundukları bölgenin üzerinden geçen bir uçağa kendilerini göstermeyi başaracaklar ve film böylelikle son bulacaktır.
Bir bilim araştırma merkezinden yayılan virüs nedeni ile zombileşen insanların sonrasında karantinaya alınan Britanya bölgesinde yaşanan gerilim ve aksiyon dolu olayların sahnelendiği, 28 Hafta Sonra isimli bir devam filmi de bulunan aksiyon, korku ve bilim kurgu filmidir.
Konusu; Film, İngiltere'de ortaya çıkan ölümcül ve insanları saldırgan bir zombiye çeviren bir virüs ile mücadele eden insanların hikayesini konu almaktadır.
Özeti; Cambridge Primat Araştırma Merkezi'nde bulunan bazı maymunlar üzerinde deneyler yapan bilim insanları, bu maymunlara ölümcül bir virüs bulaştıracaklar ve bir gece hayvanları korumak için çalışan bir takım insanlar tarafından araştırma merkezine girilecek ve maymunlar serbest bırakılacaktır. İlk serbest kalan maymun hemen bir insana saldıracak ve bulaştırdığı virüs yüzünden saniyeler içinde O kişi bir zombiye dönüşecek ve akabinde çevresindeki insanlara ve onlarda dışarıya bu virüsü bulaştıracaklardır. Bu olayın 28 gün sonrası ile devam eden filmde Jim, gözlerini bir hastanede açacaktır. Salgının başladığı zamanlarda bir kargo firmasında çalışan Jim, trafik kazası geçirmiştir ve sonrasında gözlerini bu hastane açmıştır.
Uyandığında çevresinde kimseleri göremeyecek, hastaneden dışarı çıkacak ancak sokakları, caddeleri bomboş bulacaktır. Ortalıklarda insandan eser yoktur, şehir tamamen boşalmıştır.
Neler olduğunu anlamaya çalışan Jim, bir kiliseye girecek ve burada ilk olarak kendisine saldıran zombi bir rahibi görünce kaçmaya başlayacak ve peşine onlarca zombi takılacaktır.
Bu sırada Jim'i gören Selena ve Mark isimli iki kişi, O'nu bu zor durumdan kurtaracaklar ve kendi aralarına alacaklardır. Saklandıkları yerde Jim'e bütün olanları anlatacaklardır ve bunun üzerine Jim, ailesini görmek isteyecektir. Ertesi gün Jim'in ailesinin bulunduğu eve gidecekler ve Jim, ailesinin cesetleri ile karşılaşacaktır. Bir gece geçirdikleri bu evde Jim'in komşusu zombi olmuş şekliyle saldırınca Mark, yara alacak ve zombiye dönüşmeden önce Selena, Mark'ı öldürecektir. Artık Jim ile yalnız kalan Selena, birlikte bu evden ayrılacaklar ve yol üzerinde çok katlı bir binanın dairelerinden birinde lambaların yanıp söndüğünü fark edeceklerdir. Bu binaya çıkmaya çalışırlarken yine zombilerin saldırısına uğrayacaklar ve sonrasında onları dairede kızı ile birlikte oturan Frank kurtaracaktır. Frank, kızı Hannah ile bu evde yalnız yaşamaktadırlar ve çevrelerde yaşayan insanlar aramaktadırlar. Jim ve Selena'yı bulan Frank, onlara kısa bir zaman önce aldıkları bir radyo yayınını dinletecek ve bu yayında virüse tedavi bulduklarını söylemeleri üzerine, askerlerden oluşan bu topluluğun bulunduğu alana gitmek için Manchester şehrine doğru yola çıkacaklardır.
Frank'ın arabasına binerek yola çıkacaklar ve yolda karanlık bir tünele denk geleceklerdir. Tünelden geçmek zorunda kalacaklar ve içeride yollar kapalı olunca enkazın üzerinden arabayı sürmeleri nedeni ile tekerleri patlayacak ve tekeri değiştirmeye çalışırlarken birden yine zombilerin saldırısı altında kalacaklardır.
Son anda bu saldırıdan kurtulup, yol üzerinde bir kaç yerde konaklayarak dinlenip, sonunda radyo yayınlarının geldiği Manchester'e ulaşacaklardır.
Ancak Manchester tamamen yanmaktadır ve gittikleri askeri üste de kimseyi bulamamışlardır. Etrafı inceleyen Frank ise bir kargadan damlayan kan nedeni ile virüs kapacak ve birden zombileşmeye başlayacaktır. Bu sırada ortaya çıkan bir kaç askeri grup, Frank'i öldürecek ve Jim, Selena ve Hannah'ı alıp gizlendikleri alana götüreceklerdir. Burada sadece erkeklerin olduğu bir kaç askeri grup, çevrelerini duvarlarla ördükleri ve mayınlar döşeyerek kendilerini koruma altına aldıkları bir alanda yaşamaktadırlar ve radyo yayını yapanlar bu askerlerdir. Aslında amaçları soylarını ilerletmek için kadınlara ulaşmaktır ancak henüz Jim, Selena ve Hannah'ın bundan haberi yoktur. Kısa bir zaman sonra askerlerin niyetini anlayan Jim, kızlarla beraber kaçmaya çalışırken yakalanacak ve kampın dışındaki ormanda öldürülmek üzere iken Jim, kaçmayı başaracaktır. İçeride kızlarla birlikte olmaya hazırlanan askerler, dışarıdan Jim'in yönlendirmesi sayesinde zombilerin saldırısı ile karşılaşacaklar ve kampın içerisine girmeyi başaran Jim, kampta bulunan bir zombiyi de serbest bırakarak içerideki askerlere saldırmasını sağlayıp, zorlu mücadeleler içine girerek Selena ve Hannah'ı kurtarmayı başaracaktır.
Kamptaki bütün askerler öldükten sonra Jim ve kızlar, geldikleri araba ile kaçmayı başaracaklar ve film 28 gün sonrası ile devam edecektir. Aradan 28 gün geçmiştir ve Jim, Britanya'nın karantina bölgesi olduğunu öğrenmiştir ve ormanda olduğu sırada gökyüzünde bir uçak görmüştür. Yeniden bir uçağın geçmesi ihtimali üzerine sığındıkları bir evde kumaşlardan oluşan büyük bir yazı hazırlamışlardır ve bulundukları bölgenin üzerinden geçen bir uçağa kendilerini göstermeyi başaracaklar ve film böylelikle son bulacaktır.
Bir bilim araştırma merkezinden yayılan virüs nedeni ile zombileşen insanların sonrasında karantinaya alınan Britanya bölgesinde yaşanan gerilim ve aksiyon dolu olayların sahnelendiği, 28 Hafta Sonra isimli bir devam filmi de bulunan aksiyon, korku ve bilim kurgu filmidir.
Sinema: 1922 - Bir Arsa Yüzünden Karısını Öldüren Bir Çiftçinin Yaşadığı Pişmanlıklar... / Konusu, Özeti, Afişler
1922
Oyuncular; Thomas Jane, Molly Parker, Dylan Schmid
Yönetmen; Zak Hilditch
Oyuncular; Thomas Jane, Molly Parker, Dylan Schmid
Yönetmen; Zak Hilditch
Tür; Gizem, Dram, Gerilim, Korku
Konusu; Film, 1922 yılında karısının sahip olduğu toprakları almak için oğlu ile birlikte karısını öldüren Wilfred James isimli bir çiftçinin gizemli ve gerilim dolu hikayesini konu almaktadır.
Özeti; 1922 yılında geçen hikayede Arlette isimli bir kadınla evli olan Wilfred'in, Henry isminde birde oğlu vardır. Arlette'nin babasından kalmış olan 400 dönümlük arsanın içinde bulunan çiftlik evinde yaşamaktadırlar ve Arlette, çiftçilikten hiç memnun değildir. Wilfred, çiftçiliği ve yaşadıkları toprakları sevmesine rağmen Arlette, aksine şehir hayatında yaşamak istemektedir ve bu isteği neticesinde kendi üzerine olan tarlaları ve evi satarak şehre yerleşmeyi ve orada bir giyim mağazası açmayı planlamaktadır. Ancak Wilfred, bu duruma karşı çıkacak ve Arlette'nin tarlaları satıp parayı ikiye bölerek paylaştırıp ayrılma fikrine de sıcak bakmayacaktır. Aynı zamanda Arlette, bu ayrılık sonrasında oğlununda kendisi ile kalmasını istemektedir.
Oğulları Henry ise bu kararda babasını desteklemektedir ve O'da şehir hayatını istememektedir. Ancak anneleri Arlette, oldukça kararlıdır ve tarlaları satmak için bir alıcı ile de görüşmüştür.
Oldukça yüklü para veren alıcılara tarlaları satmaya yakın bir zamanda Wilfred'in aklına sinsice bir plan gelecek ve karısını öldürmeye karar verecektir. Ancak bu işi tek başına yapmayacak, bu planından oğluna da bahsedecek ve bir şekilde Henry'i ikna edip, Arlette'ye şehre taşınmayı kabul ettiklerini söyleyecekler ve Arlette'yi o gece sarhoş edip uykusunda boğazını keserek öldüreceklerdir.
Cesedini bahçelerindeki kuyuya atacaklar ve bütün kanıtları, kan izlerini yok edip Arlette'nin evi terk etmiş olduğu süsünü vererek yaşamaya devam edeceklerdir. Ertesi günlerde tarlaları almak isteyen kişileri temsilen gelen avukat, evde Arlette'yi bulamayınca bu durumdan şüphelenecek ve şerife haber verecektir. Bu sırada kuyunun içini kapatmak için bir bahane arayan baba ve oğlu, ineklerini
kuyuya atacaklar ve kuyuya düşen ineğin üzerini toprakla kapatmış imajı vererek aslında Arlette'nin cesedini saklayacaklardır. Eve gelen şerif, evi inceledikten sonra Arlette'nin onları terk ettiğine ikna olacak ve baba ve oğul, hayatlarına kaldığı yerden devam edeceklerdir. Henry, aynı zamanda komşuları olan Shannon'a aşık olmuştur, aralarında bir ilişki başlamıştır ve yaşları küçük olmasına rağmen Shannon, bir bebek beklemektedir.
Bu haber üzerine evlenmek isteyecekler ancak Shannon'un ailesi buna izin vermeyince Henry ile kaçacaklar ve kaçan Henry, babasına kendisine engel olmamasını yoksa şerife her şeyi itiraf edeceğini söyleyecektir.
Bu konu karşısında eli kolu bağlı kalan baba, artık evde yalnız zaman geçirmeye ve evde karısının hayaletini görmeye başlayacaktır. Karısını bahçedeki kuyuya attığı zaman bedenini yiyen fareler şimdi evde Wilfred'i rahatsız etmektedirler ve Wilfred, karısının hayaleti ile gerilim dolu anlar yaşamaya başlar.
Aynı zamanda Shannon ile kaçan Henry, paraları olmadığı için soygun yapmaya başlamıştır ve bu soygunların birinde Shannon vurulacak, yaralı olduğu için kısa bir zaman sonra ölünce, Henry'de kendini öldürecektir. Wilfred'e Henry ile ilgili olan bu olayları karısının hayaleti anlatacaktır ve bu sırada Wilfred'in elini ısıran bir fare yüzünden doktorlar Wilfred'in elini kesmek zorunda kalacaklardır. Oğlunu kaybeden, akli dengesinde sorunlar yaşamaya başlayan ve yaptıkların oldukça fazla pişman olmuş olan Wilfred, bir an önce tarlaları ve evi satmak ve buradan ayrılmaya çalışacaktır. Satışı yaptıktan sonra karısının hep gitmek istediği şehre gidecek ve orada bir otel odasında yaşamaya başlayacaktır. Filmin başında bu otel odasında yaptıklarını itiraf ettiği bir mektup yazmaktadır ve son olarak otel odasına gelen Henry, Shannon ve Arlette'nin hayaleti, Wilfred'i öldürmeye çalışacaklardır ve bu sahne sonrasında film son bulacaktır.
Bir toprak uğruna eşini öldüren ve sonrasında yaptıkları yüzünden azap çeken bir adamın hikayesine tanık olacağınız, Stephen King'in aynı isimli uzun öyküsünden sinemaya uyarlanmış gizem, dram, gerilim ve korku filmidir.
Konusu; Film, 1922 yılında karısının sahip olduğu toprakları almak için oğlu ile birlikte karısını öldüren Wilfred James isimli bir çiftçinin gizemli ve gerilim dolu hikayesini konu almaktadır.
Özeti; 1922 yılında geçen hikayede Arlette isimli bir kadınla evli olan Wilfred'in, Henry isminde birde oğlu vardır. Arlette'nin babasından kalmış olan 400 dönümlük arsanın içinde bulunan çiftlik evinde yaşamaktadırlar ve Arlette, çiftçilikten hiç memnun değildir. Wilfred, çiftçiliği ve yaşadıkları toprakları sevmesine rağmen Arlette, aksine şehir hayatında yaşamak istemektedir ve bu isteği neticesinde kendi üzerine olan tarlaları ve evi satarak şehre yerleşmeyi ve orada bir giyim mağazası açmayı planlamaktadır. Ancak Wilfred, bu duruma karşı çıkacak ve Arlette'nin tarlaları satıp parayı ikiye bölerek paylaştırıp ayrılma fikrine de sıcak bakmayacaktır. Aynı zamanda Arlette, bu ayrılık sonrasında oğlununda kendisi ile kalmasını istemektedir.
Oldukça yüklü para veren alıcılara tarlaları satmaya yakın bir zamanda Wilfred'in aklına sinsice bir plan gelecek ve karısını öldürmeye karar verecektir. Ancak bu işi tek başına yapmayacak, bu planından oğluna da bahsedecek ve bir şekilde Henry'i ikna edip, Arlette'ye şehre taşınmayı kabul ettiklerini söyleyecekler ve Arlette'yi o gece sarhoş edip uykusunda boğazını keserek öldüreceklerdir.
Cesedini bahçelerindeki kuyuya atacaklar ve bütün kanıtları, kan izlerini yok edip Arlette'nin evi terk etmiş olduğu süsünü vererek yaşamaya devam edeceklerdir. Ertesi günlerde tarlaları almak isteyen kişileri temsilen gelen avukat, evde Arlette'yi bulamayınca bu durumdan şüphelenecek ve şerife haber verecektir. Bu sırada kuyunun içini kapatmak için bir bahane arayan baba ve oğlu, ineklerini
kuyuya atacaklar ve kuyuya düşen ineğin üzerini toprakla kapatmış imajı vererek aslında Arlette'nin cesedini saklayacaklardır. Eve gelen şerif, evi inceledikten sonra Arlette'nin onları terk ettiğine ikna olacak ve baba ve oğul, hayatlarına kaldığı yerden devam edeceklerdir. Henry, aynı zamanda komşuları olan Shannon'a aşık olmuştur, aralarında bir ilişki başlamıştır ve yaşları küçük olmasına rağmen Shannon, bir bebek beklemektedir.
Bu konu karşısında eli kolu bağlı kalan baba, artık evde yalnız zaman geçirmeye ve evde karısının hayaletini görmeye başlayacaktır. Karısını bahçedeki kuyuya attığı zaman bedenini yiyen fareler şimdi evde Wilfred'i rahatsız etmektedirler ve Wilfred, karısının hayaleti ile gerilim dolu anlar yaşamaya başlar.
Aynı zamanda Shannon ile kaçan Henry, paraları olmadığı için soygun yapmaya başlamıştır ve bu soygunların birinde Shannon vurulacak, yaralı olduğu için kısa bir zaman sonra ölünce, Henry'de kendini öldürecektir. Wilfred'e Henry ile ilgili olan bu olayları karısının hayaleti anlatacaktır ve bu sırada Wilfred'in elini ısıran bir fare yüzünden doktorlar Wilfred'in elini kesmek zorunda kalacaklardır. Oğlunu kaybeden, akli dengesinde sorunlar yaşamaya başlayan ve yaptıkların oldukça fazla pişman olmuş olan Wilfred, bir an önce tarlaları ve evi satmak ve buradan ayrılmaya çalışacaktır. Satışı yaptıktan sonra karısının hep gitmek istediği şehre gidecek ve orada bir otel odasında yaşamaya başlayacaktır. Filmin başında bu otel odasında yaptıklarını itiraf ettiği bir mektup yazmaktadır ve son olarak otel odasına gelen Henry, Shannon ve Arlette'nin hayaleti, Wilfred'i öldürmeye çalışacaklardır ve bu sahne sonrasında film son bulacaktır.
Bir toprak uğruna eşini öldüren ve sonrasında yaptıkları yüzünden azap çeken bir adamın hikayesine tanık olacağınız, Stephen King'in aynı isimli uzun öyküsünden sinemaya uyarlanmış gizem, dram, gerilim ve korku filmidir.
20 Mart 2020 Cuma
Sinema: The Platform - El Hoyo - Şiddet, Vahşet ve Kan Dolu Bir Hapishane... / Konusu, Özeti, Afişler
The Platform - El Hoyo
Oyuncular; Ivan Massagué, Zorion Eguileor, Antonia San Juan
Yönetmen; Galder Gaztelu-Urrutia
Tür; Gerilim, Korku, Bilim Kurgu
Konusu; Film, dikey şekilde konumlandırılmış 333 kısımdan oluşan bir hapishanede yaşanan gerilim, şiddet ve vahşet dolu anları konu almaktadır.
Özeti; Dikey şekilde konumlandırılmış odalar sistemi ile hazırlanmış bir hapishanenin 48. seviyesinde gözlerini açan Goreng, aynı seviyedeki odada bulunan Trimagasi isimli yaşlı bir adam ile karşılaşacaktır. Nasıl bir yerde olduğunu anlamaya çalışan Goreng, bulunduğu odanın ortasında aşağı ve yukarı doğru giden bir boşluk görecektir ve günün belirli saatlerinde bu boşluk alandan gelen yiyecekleri fark edecektir. Burası hem gönüllü olarak rehabilite olmak amacı ile gelmiş kişilerin olduğu, hemde işlediği suçlar yüzünden insanların gönderildikleri bir hapishanedir. Çukur ismi verilen bu hapishane 333 kattan oluşmaktadır ve her kattaki odada en fazla iki kişi bulunmaktadır. Yemekler en üst kattan itina ile son derece özenli bir şekilde hazırlanıp, boşluk alandan aşağı doğru giden bir masa şeklindeki yapı ile mahkumlara gönderilmektedir ve yemekler bir odada en fazla bir kaç dakika kalmaktadır.
Sonra üst kısımlardan arta kalanları aşağıdakiler yemektedir ve bu şekilde en alt kata gidene kadar yemekler mahkumlara dağıtılmaktadır. Ancak mahkumların çoğu şiddet meyilli, aç gözlü ve bencildir.
Buradaki insanlar ilk odadan başlayarak genellikle yemesi gerekenden fazlasını yeyip masadaki yemekleri ziyan etmektedirler. Bu yüzden masadaki yemekler 60. katlara doğru geldikçe tamamen bitmektedir ve bu katların altında olan insanlar için açlık yüzünden tam bir kaos yaşanmaktadır. Aynı zamanda herkesin bulunduğu kat ayda bir değişmektedir. Gece uyuduklarında uyuşturucu bir gaz ile mahkumları uyutmaktadırlar ve her ayın bitiminde mahkumlar kendilerini bir başka katta bulmaktadırlar. Aynı zamanda herkes dışarıdan yanına kendilerine özel bir eşya getirebilmektedir ve Goreng'de kitap getirmiştir.
Goreng, bu şekilde düzenlenmiş bir hapishaneye kendi istediği ile sigarayı bırakmak ve hep okumak istediği bir kitabı okumak için gelmiştir. Ancak karşılaştığı tablo çok kötüdür. Oda arkadaşı Trimagasi, hapishane sistemini anlattıktan sonra alt kattaki insanların açlık yüzünden birbirini yediğinden bahsedecek ve Goreng, artık telaşlanmaya başlayacaktır. 48. seviye iyi bir seviyedir ve bu seviyede bir ay geçiren Goreng ve Trimagasi, bir ayın sonunda kendilerini 171. seviyede bulacaklar ve Goreng, uyanmadan Trimagasi O'nu yatağına bağlayacaktır. Niyeti bir haftanın sonunda açlıktan ölmemek için Goreng'in bedeninden parçalar keserek yemektir, çünkü 171. seviyeye yemek gelmemektedir.
Ve bu şekilde yatağa bağlı olarak bir hafta geçiren Goreng'i kesmek üzere olan Trimagasi, yemek masasının üzerinde gelen ve kendi çocuğunu arayan bir kadın tarafından öldürülecektir.
48. seviyede Miharu isimli bu kadına iyi davranmış olan Goreng, Miharu'nun yardımı ile ölmekten kurtulacak ve sonra Miharu, çocuğunu bulmak için masanın üzerinde alt katlara inmeye devam edecektir. 171. seviyede kalan Goreng, burada ölü olan Trimagasi'nin bedeni ile beslenerek hayatta kalacak ve sonrasında gözlerini 33. seviyede açacaktır.
Burada Çukur isimli bu hapishaneye girerken başvuru yaptığı sırada kendisi ile ilgilenen kadın ile karşılaşacak ve O'nun da kanser olduğu için kendi isteği ile girdiğini öğrenecektir. Imoguiri isimli bu kadının söylediğine göre herkes kendi hakkı kadarını yeseydi yemekler herkese yeterdi ancak insanların aç gözlülüğü hapishanenin içinde bu vahşetlerin yaşanmasına neden olmuştur. Imoguiri ile 33. seviyede güzel bir dostluk kuran Goreng, bir ayın sonunda gözlerini açtığında bu sefer 202. seviyede kendini bulacak ve Imoguiri'nin intihar ettiğini görecektir. Bir ay burada yalnız kalan Goreng, yanında getirdiği kitap yapraklarını yiyecek ve yine Imoguiri'in bedeni ile beslenip sonrasında 6. seviyeye geçecek ve burada Baharat isimli siyahi bir adamla aynı odayı paylaşacaktır.
Yemeklerin oldukça güzel bir şekilde geldiği bu bölümde kendince bir hesaplama yapan Goreng, masanın üzerine binerek en alt kata kadar inip yemekleri herkese adilce paylaştırmayı düşünüp sonrada buradan çıkmanın yolunu arayacaktır. Bunu Baharat'a teklif edecek ve birlikte masanın üzerine geçerek aşağı doğru inip herkese eşit seviyede yemekleri paylaştıracaklardır ancak kimileri karşı çıkınca şiddet uygulamak zorunda kalacaklardır.
Bu aşağı iniş sırasında hapishanenin içindeki herkesi görecekler ve insanların ne kadar kötü şartlarda bulunduğuna şahit olacaklardır. Kimileri oda arkadaşlarını yemektedir, kimileri yemeklerin üzerine dışkılarını yapmaktadır, hapishane tam bir kaos, pislik ve vahşet alanıdır.
Bu şekilde aşağı doğru inen Goreng ve Baharat, katların birinde bilge bir adamla karşılaşacaklar ve O, onlara Çukur'u yönetenlere bir mesaj göndermeleri gerektiğini söyleyecek ve en iyi mesajında yenilmemiş bir yemek olduğuna karar vereceklerdir. Masa, yemek boşları ile yeniden yukarı çıkarken bir kremalı pudingi masada bırakacaklar ve böylelikle onların vicdanına hitap etmeye çalışacaklardır. Ancak en son kat olan 333. seviyeye geldiklerinde çocuğunu arayan Miharu isimli annenin küçük kız çocuğunun bu katta olduğunu görecekler ve asıl mesajın çocuk olduğunu düşüneceklerdir. Bu sırada Baharat, yaşanan arbede yüzünden ölünce Goreng, çocukla beraber 333. seviyenin altındaki boş ve karanlık alana inecek ve ardından çocuğu tek başına yukarı gönderecektir. Böylelikle film son bulacaktır.
Dikey olarak konumlandırılmış bir hapishanede geçen filmde oldukça fazla rahatsız edici şiddet, kan ve vahşet görüntüleri vardır. İnsanların bencilliği ve aç gözlülüğü üzerine dikkat çekmeye çalışan film gerilim, korku ve bilim kurgu filmidir.
Oyuncular; Ivan Massagué, Zorion Eguileor, Antonia San Juan
Yönetmen; Galder Gaztelu-Urrutia
Tür; Gerilim, Korku, Bilim Kurgu
Konusu; Film, dikey şekilde konumlandırılmış 333 kısımdan oluşan bir hapishanede yaşanan gerilim, şiddet ve vahşet dolu anları konu almaktadır.
Özeti; Dikey şekilde konumlandırılmış odalar sistemi ile hazırlanmış bir hapishanenin 48. seviyesinde gözlerini açan Goreng, aynı seviyedeki odada bulunan Trimagasi isimli yaşlı bir adam ile karşılaşacaktır. Nasıl bir yerde olduğunu anlamaya çalışan Goreng, bulunduğu odanın ortasında aşağı ve yukarı doğru giden bir boşluk görecektir ve günün belirli saatlerinde bu boşluk alandan gelen yiyecekleri fark edecektir. Burası hem gönüllü olarak rehabilite olmak amacı ile gelmiş kişilerin olduğu, hemde işlediği suçlar yüzünden insanların gönderildikleri bir hapishanedir. Çukur ismi verilen bu hapishane 333 kattan oluşmaktadır ve her kattaki odada en fazla iki kişi bulunmaktadır. Yemekler en üst kattan itina ile son derece özenli bir şekilde hazırlanıp, boşluk alandan aşağı doğru giden bir masa şeklindeki yapı ile mahkumlara gönderilmektedir ve yemekler bir odada en fazla bir kaç dakika kalmaktadır.
Sonra üst kısımlardan arta kalanları aşağıdakiler yemektedir ve bu şekilde en alt kata gidene kadar yemekler mahkumlara dağıtılmaktadır. Ancak mahkumların çoğu şiddet meyilli, aç gözlü ve bencildir.
Buradaki insanlar ilk odadan başlayarak genellikle yemesi gerekenden fazlasını yeyip masadaki yemekleri ziyan etmektedirler. Bu yüzden masadaki yemekler 60. katlara doğru geldikçe tamamen bitmektedir ve bu katların altında olan insanlar için açlık yüzünden tam bir kaos yaşanmaktadır. Aynı zamanda herkesin bulunduğu kat ayda bir değişmektedir. Gece uyuduklarında uyuşturucu bir gaz ile mahkumları uyutmaktadırlar ve her ayın bitiminde mahkumlar kendilerini bir başka katta bulmaktadırlar. Aynı zamanda herkes dışarıdan yanına kendilerine özel bir eşya getirebilmektedir ve Goreng'de kitap getirmiştir.
Goreng, bu şekilde düzenlenmiş bir hapishaneye kendi istediği ile sigarayı bırakmak ve hep okumak istediği bir kitabı okumak için gelmiştir. Ancak karşılaştığı tablo çok kötüdür. Oda arkadaşı Trimagasi, hapishane sistemini anlattıktan sonra alt kattaki insanların açlık yüzünden birbirini yediğinden bahsedecek ve Goreng, artık telaşlanmaya başlayacaktır. 48. seviye iyi bir seviyedir ve bu seviyede bir ay geçiren Goreng ve Trimagasi, bir ayın sonunda kendilerini 171. seviyede bulacaklar ve Goreng, uyanmadan Trimagasi O'nu yatağına bağlayacaktır. Niyeti bir haftanın sonunda açlıktan ölmemek için Goreng'in bedeninden parçalar keserek yemektir, çünkü 171. seviyeye yemek gelmemektedir.
48. seviyede Miharu isimli bu kadına iyi davranmış olan Goreng, Miharu'nun yardımı ile ölmekten kurtulacak ve sonra Miharu, çocuğunu bulmak için masanın üzerinde alt katlara inmeye devam edecektir. 171. seviyede kalan Goreng, burada ölü olan Trimagasi'nin bedeni ile beslenerek hayatta kalacak ve sonrasında gözlerini 33. seviyede açacaktır.
Burada Çukur isimli bu hapishaneye girerken başvuru yaptığı sırada kendisi ile ilgilenen kadın ile karşılaşacak ve O'nun da kanser olduğu için kendi isteği ile girdiğini öğrenecektir. Imoguiri isimli bu kadının söylediğine göre herkes kendi hakkı kadarını yeseydi yemekler herkese yeterdi ancak insanların aç gözlülüğü hapishanenin içinde bu vahşetlerin yaşanmasına neden olmuştur. Imoguiri ile 33. seviyede güzel bir dostluk kuran Goreng, bir ayın sonunda gözlerini açtığında bu sefer 202. seviyede kendini bulacak ve Imoguiri'nin intihar ettiğini görecektir. Bir ay burada yalnız kalan Goreng, yanında getirdiği kitap yapraklarını yiyecek ve yine Imoguiri'in bedeni ile beslenip sonrasında 6. seviyeye geçecek ve burada Baharat isimli siyahi bir adamla aynı odayı paylaşacaktır.
Bu aşağı iniş sırasında hapishanenin içindeki herkesi görecekler ve insanların ne kadar kötü şartlarda bulunduğuna şahit olacaklardır. Kimileri oda arkadaşlarını yemektedir, kimileri yemeklerin üzerine dışkılarını yapmaktadır, hapishane tam bir kaos, pislik ve vahşet alanıdır.
Bu şekilde aşağı doğru inen Goreng ve Baharat, katların birinde bilge bir adamla karşılaşacaklar ve O, onlara Çukur'u yönetenlere bir mesaj göndermeleri gerektiğini söyleyecek ve en iyi mesajında yenilmemiş bir yemek olduğuna karar vereceklerdir. Masa, yemek boşları ile yeniden yukarı çıkarken bir kremalı pudingi masada bırakacaklar ve böylelikle onların vicdanına hitap etmeye çalışacaklardır. Ancak en son kat olan 333. seviyeye geldiklerinde çocuğunu arayan Miharu isimli annenin küçük kız çocuğunun bu katta olduğunu görecekler ve asıl mesajın çocuk olduğunu düşüneceklerdir. Bu sırada Baharat, yaşanan arbede yüzünden ölünce Goreng, çocukla beraber 333. seviyenin altındaki boş ve karanlık alana inecek ve ardından çocuğu tek başına yukarı gönderecektir. Böylelikle film son bulacaktır.
Dikey olarak konumlandırılmış bir hapishanede geçen filmde oldukça fazla rahatsız edici şiddet, kan ve vahşet görüntüleri vardır. İnsanların bencilliği ve aç gözlülüğü üzerine dikkat çekmeye çalışan film gerilim, korku ve bilim kurgu filmidir.
Sinema: Charlie'nin Melekleri - Charlies Angels - Birbirinden Yetenekli Kadın Ajanların Maceraları... / Konusu, Özeti, Afişler
Charlie'nin Melekleri - Charlies Angels
Oyuncular; Kristen Stewart, Naomi Scott, Ella Balinska
Yönetmen; Elizabeth Banks
Oyuncular; Kristen Stewart, Naomi Scott, Ella Balinska
Yönetmen; Elizabeth Banks
Tür; Macera, Suç, Aksiyon
Konusu; Film, birbirinden yetenekli kadın ajanların maceralarını konu almaktadır.
Özeti; Charlie'nin temsilciliğinde gizli bir organizasyonda çalışan bir grup kadın, bazı özel ve tehlikeli işlerle
ilgilenmektedirler. Bundan önceki Charlie'nin Melekleri bölümündeki Charlie, aslında ölmüştür ve artık O'nu temsil eden başka üyeler bulunmaktadır. Bu organizasyonun içinde üst düzey bir rütbe olarak Bosley ismi kullanılmaktadır ve kadınlardan oluşan melekler grubunu bir Bosley yönetmektedir. Uzun zamandır Charlie'nin organizasyonunun içinde çalışan John isimli bir Bosley, 40 yılını doldurduktan sonra emekli olmuştur ve O'nun için bir veda kutlaması düzenleyen ekip, yeni işleri için kolları sıvamaya başlamışlardır.
Bir teknoloji şirketi için Calisto isimli enerjide devrim yaratacak bir sistemi icat eden Elena, sonrasında bu icat ettiği sistemi kötü amaçları için kullanabilecek olan insanların farkına varınca Charlie'nin ekibi ile iletişime geçmek zorunda kalacaktır.
Bu sistem ile elektro manyetik darbeler yaparak insan vücudunu etkileyebilmekte ve kanıt bırakmadan cinayet işleyebilmektedirler. Çalıştığı şirkette tehdit altında iken Charlie'nin kartına ulaşan Elena, sonrasında ekipteki Edgar isimli bir Bosley ile buluşacak ancak bu buluşma sırasında bir tetikçinin saldırısına uğrayacaklardır. Bu sırada gözcülük yapan ekibin diğer üyeleri Sabina ve Jane'de olay yerindedir ve aksiyon dolu bir mücadele sonunda Edgar Bosley hayatını kaybedecektir.
Bu olay sayesinde Elena ile tanışan ekip, Calisto isimli bu sistemin önemini anlayacaklar ve başlarına geçen Rebecca isimli yeni bir Bosley ile arkadaşlarını öldüren tetikçinin arkasındaki kişilerin ve Calisto'nun peşinde olanların izini sürmeye başlayacaklardır. Elena'nın çalıştığı şirketten bütün Calisto'ları almaya çalışacaklar ancak bir tanesine ulaşabilecekler ve diğerlerinin Elena'nın patronu ile şirketten alınıp İstanbul'a doğru yola çıktığını öğreneceklerdir. Bunun üzerine Türkiye İstanbul'a giden melekler, burada patron olan Peter isimli adamın şirketten aldığı Calisto'ları başkalarına satacağını öğrenecekler ve bir at yarış poligonunda takip edip ardından İstanbul'da bir taş ocağında satışı gerçekleştirdiğine tanık olacaklardır.
Bu sırada takipte olan melekler, Peter'ın öldürülüp Calisto'ların götürüldüğüne tanık olacaklar ve Hamburg'da kendilerine saldıran tetikçiyi burada da göreceklerdir.
Asıl kişinin kendisi buluşmaya gelmemiş adamlarını göndermiştir ve Elena, Sabina ve Jane isimli melekler, bu sırada kendileri ile olması gereken Bosley'in yerinde olmadığını anlayınca aslında Calisto'ların peşinde olan kişinin Rebecca olduğunu düşünecekler ancak kısa bir zaman sonra buluşma yerine gittiklerinde bir bombalı saldırı altında kalınca aslında Calisto'ların peşinde olan kişinin Charlie'nin ekibinden emekli olan John olduğunu anlayacaklardır.
Bosley Rebecca uzun zamandır O'nu takip etmektedir ve kayboluş nedeni O'nun izini sürmek ile ilgilidir. Ancak bu patlama sırasında olay yerine gelen John, Calisto'nun bütün teknik bilgilerine sahip olduğu için diğer melekler baygın iken Elena'yı götürecek ve Calisto'nun gereken ayarlamaları için O'nu kullanacaktır. Ancak melekler, takip cihazları sayesinde Elena'nın bulunduğu yeri öğrenecekler ve aksiyon dolu bir mücadele sonunda John'u ve tetikçisini etkisiz hale getirip Elena'yı kurtaracaklardır. Tüm bu yaşananlar sonrasında melekler aralarına Elena'yı da alacaklar ve uzun bir eğitim sürecinden sonra Elena'da artık Charlie'nin meleklerinden biri olacaktır. Böylelikle film son bulur.
2000'li yıllarda izlediğimiz Charlie'nin Melekleri serisinin devamı niteliğinde ancak bambaşka meleklerin rol aldığı, Charlie'nin ölümü gibi yeni konuların işlendiği ve yer yer komikleşen, bol hareket ve adrenalin dolu sahneleri ile macera, suç ve aksiyon filmidir.
Konusu; Film, birbirinden yetenekli kadın ajanların maceralarını konu almaktadır.
Özeti; Charlie'nin temsilciliğinde gizli bir organizasyonda çalışan bir grup kadın, bazı özel ve tehlikeli işlerle
ilgilenmektedirler. Bundan önceki Charlie'nin Melekleri bölümündeki Charlie, aslında ölmüştür ve artık O'nu temsil eden başka üyeler bulunmaktadır. Bu organizasyonun içinde üst düzey bir rütbe olarak Bosley ismi kullanılmaktadır ve kadınlardan oluşan melekler grubunu bir Bosley yönetmektedir. Uzun zamandır Charlie'nin organizasyonunun içinde çalışan John isimli bir Bosley, 40 yılını doldurduktan sonra emekli olmuştur ve O'nun için bir veda kutlaması düzenleyen ekip, yeni işleri için kolları sıvamaya başlamışlardır.
Bu sistem ile elektro manyetik darbeler yaparak insan vücudunu etkileyebilmekte ve kanıt bırakmadan cinayet işleyebilmektedirler. Çalıştığı şirkette tehdit altında iken Charlie'nin kartına ulaşan Elena, sonrasında ekipteki Edgar isimli bir Bosley ile buluşacak ancak bu buluşma sırasında bir tetikçinin saldırısına uğrayacaklardır. Bu sırada gözcülük yapan ekibin diğer üyeleri Sabina ve Jane'de olay yerindedir ve aksiyon dolu bir mücadele sonunda Edgar Bosley hayatını kaybedecektir.
Bu olay sayesinde Elena ile tanışan ekip, Calisto isimli bu sistemin önemini anlayacaklar ve başlarına geçen Rebecca isimli yeni bir Bosley ile arkadaşlarını öldüren tetikçinin arkasındaki kişilerin ve Calisto'nun peşinde olanların izini sürmeye başlayacaklardır. Elena'nın çalıştığı şirketten bütün Calisto'ları almaya çalışacaklar ancak bir tanesine ulaşabilecekler ve diğerlerinin Elena'nın patronu ile şirketten alınıp İstanbul'a doğru yola çıktığını öğreneceklerdir. Bunun üzerine Türkiye İstanbul'a giden melekler, burada patron olan Peter isimli adamın şirketten aldığı Calisto'ları başkalarına satacağını öğrenecekler ve bir at yarış poligonunda takip edip ardından İstanbul'da bir taş ocağında satışı gerçekleştirdiğine tanık olacaklardır.
Asıl kişinin kendisi buluşmaya gelmemiş adamlarını göndermiştir ve Elena, Sabina ve Jane isimli melekler, bu sırada kendileri ile olması gereken Bosley'in yerinde olmadığını anlayınca aslında Calisto'ların peşinde olan kişinin Rebecca olduğunu düşünecekler ancak kısa bir zaman sonra buluşma yerine gittiklerinde bir bombalı saldırı altında kalınca aslında Calisto'ların peşinde olan kişinin Charlie'nin ekibinden emekli olan John olduğunu anlayacaklardır.
Bosley Rebecca uzun zamandır O'nu takip etmektedir ve kayboluş nedeni O'nun izini sürmek ile ilgilidir. Ancak bu patlama sırasında olay yerine gelen John, Calisto'nun bütün teknik bilgilerine sahip olduğu için diğer melekler baygın iken Elena'yı götürecek ve Calisto'nun gereken ayarlamaları için O'nu kullanacaktır. Ancak melekler, takip cihazları sayesinde Elena'nın bulunduğu yeri öğrenecekler ve aksiyon dolu bir mücadele sonunda John'u ve tetikçisini etkisiz hale getirip Elena'yı kurtaracaklardır. Tüm bu yaşananlar sonrasında melekler aralarına Elena'yı da alacaklar ve uzun bir eğitim sürecinden sonra Elena'da artık Charlie'nin meleklerinden biri olacaktır. Böylelikle film son bulur.
2000'li yıllarda izlediğimiz Charlie'nin Melekleri serisinin devamı niteliğinde ancak bambaşka meleklerin rol aldığı, Charlie'nin ölümü gibi yeni konuların işlendiği ve yer yer komikleşen, bol hareket ve adrenalin dolu sahneleri ile macera, suç ve aksiyon filmidir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)