Duygu Nedir? Duygu Nasıl Tanımlanır ? Duygunun Felsefi Tanımı
Duygu, varlıkların kendi bilgi ve tecrübelerinin hisler şeklinde algılanması ve ortaya çıkması sonrasında yaşanan hissi bir tanımlama, algılama, yaşama durumudur. Hissetmek duyusal özelliğimiz ile direk olarak bir bağlantı şeklinde çalışmasının söz konusu olduğu duygular erdemi ve duyusal özelliği, varlıkların bilgilerle ve tecrübelerle elde ettiği ve kendilerinde yapılandırdığı şekilde ortaya çıkabilecek olan hisleri de ifade etmektedir. Ancak dünya şartlarında bu duyusal özelliğin çalışması o kadar kontrolsüz bir şekilde yapılandırılmıştır ki, varlıklar duygularının nasıl kullanılması gerektiğini bilemeden, ve dünya hayatının içeriğinde kötü bilgilerin ve tecrübelerinde duygusal şekilde ortaya çıkması gibi bir durumun olması ile, duygular kendi başına ve düzenlenmeden dünya hayatında yaşanan tecrübelerle elde edilen hislerin tanımlanması ve yaşanması yoluyla bir açıklama getirilmesi zorunda bırakılmıştır.
Aslında duygularla ilgili olan duyusal özelliğiniz sizin kabul edip onayladığınız, anladığınız, istediğiniz, beğendiğiniz bilgi ve tecrübeleri hislere dönüştürerek size bu şekilde bilgi vermek, sizi bu şekilde aydınlatmakla ilgili olarak çalışır. Aynı şekilde varlıksal alanlarınızın dışından gelen duygusal etkiler ve yaşanmışlıklarında tanımlanmasına ve sizin bunu anlayarak yaşamanıza sebep olur. Duygu duyusal özelliğiniz, temel duyusal özellikleriniz gibi varlıkların ilk oluşumlarından sonra eklenen duyusal özelliklerden biridir. Duygu, his işidir. Hissederek bilgi ve tecrübeleri yorumlama, yaşama, anlama yeteneğidir. Ve bu yetenek içinde öyle güzel hislerin yaşanması söz konusudur ki, duygusallık denilen başka bir kavram ortaya çıkmıştır ve bu duygusallık kavramı sevgiyle uyumlu olarak yaşandığı zaman tarifi mümkün olmaz hisler, bilgiler, anlamlar, tecrübeler ve yaşanmışlıklar ortaya çıkar. Mesela aşk erdemi, kendi bilgi ve tecrübesini varlıklara yaşatmak için aşkın duygusal halini varlıkların hissetmesini sağlar, bu şekilde duygu duyusal özelliği ile bir etkileşim içine girer ve içerisinde aşk sırasında yaşanan güzel özlemler, bağlılık, hazlar, bir bütün olmak duygusu gibi bir çok aşkın içindeki kavram duygularla yaşatılır ve varlık o zaman ancak aşkı yaşayabildiğini anlar. Duygular olmasaydı aşk erdemi, varlıkların yaşarken kendisinden bu kadar mutluluk duyacağı şekilde olmazdı ancak felsefi ve düşünsel olarak mantıklı gelmesi ile ilgili çekicilik bulunurdu, buda aşkı yaşamayı istetecek bir durum olmaktan çıkardı. Bazı erdemsel bilgiler ve tecrübeler yoğun bir şekilde duygusal tanımlamaları içeriğinde barındırmaktadır ve o erdemlerin kendi bilgilerinin felsefi olarak açıklanmasının yanında birde hisler yoluyla ve duygularımızla tanımladığımız etkiler yoluyla da tanımlanması erdemleri çok daha verimli yaptığı gibi, faydaları bu yolla çok daha başka sağlandığı gibi, bu tanımlama duyguların gerekliliğinin ve kullanım şeklinin başka bir açıklaması olarak da sayılabilir. Güzel ağlamak şeklinde tanımlanan erdem, mutluluktan ve hüzünden ve merhametten gibi hisler ve duygular yoluyla etkisini yaşatan ağlamak şeklinde kısaca ifade edilirse, bu tamamen duygu işidir, sizi bu şekilde ağlatan duygular duyusal özelliğinizle temas etmiş olan yoğun hissi bilgi ve tecrübedir ve o hissi tanımlayan duygular duyusal özelliğiniz sizde güzel ağlamak şeklinde sonuçların ortaya çıkarılmasına neden olur.Duygular varlıkların kendilerini daha çok yaşadığını anlaması ile ilgili olarak da etkili bir duyusal özelliktir. Bakışlardaki anlamlar, sanatın içindeki hislere bağlı olan tanımlamalar, müziği duyduğunuzda sizi kıpır kıpır yapan heyecanlar, hep duygusal duyusal özelliğinizin, karşılaştığınız bilgi ve tecrübeyi yorumlaması sonrasında sizin için ifade ettiği anlamı yaşatması şeklinde ortaya çıkan ve yaşanan olaylardır.
Ancak dünya şartlarında duygular o kadar kontrolsüz bir şekilde düzenlenmiştir ki, tamamen hislerle elde edilen bilgiler ve tecrübelerle varlıklar yaşamlarını düzenlememelilerdir. Çünkü çevremiz kötü bilgi ve tecrübelerle ve onların ortaya çıkardığı hislerle ve akabinde oluşan duygularla doludur ve siz duygusal olarak bir etki hali içine girdiğinizde bunun sevgiyle uyumlu olup olmadığını incelemelisiniz, ondan sonra eğer uyumlu ise kabul edip yaşamalısınız. Yoksa saçma sapan şeylere ağlamak, hiç olmaması gereken yerlerde belki de gülmek gibi bir çok olumsuz durum yaşamak zorunda kalırsınız, melankolik haller yaşayarak varlıksal şekilde bir düzensizliğiniz söz konusu olur. Akıl ve mantık çalışmaları bu konuda gereken şekilde devreye girmelidir ve yaşanan bütün duyguların nedenleri, geldiği yerler, yaşanma halleri, size verdiği bilgiler, yada sizden çıkıyorsa nasıl bilgi ve tecrübelerinizin sonucu olarak ortaya çıkmıştır, bunlar üzerinde incelemeler yapmalısınız. Yaşamınızı ciddiye almalısınız...
Tüm bunları inceledikten sonra ve zararsız olarak anladıktan sonra o duyguları yaşamayı seçmelisiniz. Yoksa hayatınız oldukça zor bir şekilde duygusal çalkantılar içinde geçer. Ne mutlu ki bize, artık elimizde '' İyi Bilgiler, Erdemsel ve Duyusal Bilgiler Bütünlüğü '' adı altında bir bilgi filtresi var ve bütün uğraşlarınızı, bilgi ve tecrübelerinizi, algılarınızı, edinimlerinizi bu bilgiler bütünlüğünün filtresinden geçirdikten sonra kabul etmeli, yaşamalı, onaylamalısınız. Dünya, böyle bir bilgi filtresinin uygulaması ile ancak kötülüklerden kurtulabilir ve varlıklarda aynı şekilde kendilerine dünyadan gelen bu kötü ve olumsuz eylemlerden bu şekilde arınabilir. Yoksa bunlar yapılmadan, varlıklar kendileri ile ilgili çalışmalar ve gereken şekilde sevgiyi amaç edinmiş düzenlemeler yapmadan, bu sarp yollar aşılamaz, gerçek mutluluk denilen kavramı duygularınızla yaşamanız çok zor olur. Bu tanımlama ile duygular, bizlere yaşamı anlamlandıran, yaşanılır kılan, hislerle tanımlanabilen bilgi ve tecrübelerin sonuçları şeklinde bir anlamı da ifade edebileceğimiz, olmazsa olmaz ancak kontrol edilmesi gereken özelliklerde ve bütün varlıkların duyusal özelliği olarak yapılanmış ve ilgili olan bütün diğer duyularıyla da bir uyum halinde çalışan duyusal özelliktir.